Hukuki Makaleler

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu, Türk Ceza Kanunu’nun önemli ve sıkça karşılaşılan suçlarından biridir. Bu suçu daha iyi anlayabilmek için öncelikle “güveni kötüye kullanma” kavramını ve Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma tanımını incelememiz gerekiyor. Günümüzde iş yerlerinde, ticaret hayatında ve çeşitli hizmet ilişkileri çerçevesinde bu suça sıkça rastlanmaktadır. Bu nedenle gerek hukuki sonuçları, gerekse bu suça ilişkin şikayet ve zamanaşımı sürelerini bilmek önem taşır. Bu yazımızda, Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu ile ilgili tüm detayları ele alarak bilgilendirici bir rehber sunmayı amaçlıyoruz.

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu Nedir?

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu, 5237 sy. Türk Ceza Kanunu’nun 155/2. maddesinde düzenlenmiş ve birinci fıkrada düzenlenmiş olan basit güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halidir. Genellikle işyerlerinde, hizmet ilişkisinin olduğu yerler de ve sözleşme ile kurulan ilişkilerde meydana gelen güven ihlalleriyle ilgilidir. Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında düzenlenen bu suç, hizmet ilişkisi içerisinde taraflardan birinin, kendisine duyulan güveni kötüye kullanarak karşı tarafa zarar vermesiyle oluşur.

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu nitelikli bir güven ihlali türüdür ve genellikle şu durumlarda ortaya çıkar:

  • Görevli kişi, kendisine verilen yetkiyi ve güveni, kendisine verilen devir amacı dışında tasarrufta bulunarak maddi kazanç elde eder. Her ne kadar doktrinde kazanç elde etmek bu suçun oluşumu için gerekli değilse de uygulamada neredeyse her zaman kazanç elde edilmektedir. 
  • İşçiler, işyerinde saklanan, bulunan veya korunan malları kendisine verilen devir amacı dışında tasarrufta bulunarak veya devredildiğini inkar ederek uhdesine geçirir.
  • Yönetici pozisyonundaki kişiler, şirket kaynaklarını kişisel çıkarları doğrultusunda kullanır veya süreklilik arz eden vekalet ilişkilerinde örneğin yakın çevrenizdeki kişilere tapuda alım-satım yapma veya noterde araç alım-satımı yapma gibi işlemler için yetki verilmesi durumunda kurulan ilişkiye aykırı davranılması halinde bu suç oluşacaktır.
  • Tacirler arasında, Ekonomik hayatın devamı için tacirlerin birbirlerine güvenmesi oldukça önemlidir. Bu sebeple 5237 sy. Türk Ceza Kanunu, ticari ilişkilere dayanan işlemlerde tarafların birbirlerine olan güvenlerinin sarsılmaması için bu konuda vuku bulan güveni kötüye kullanma suçunu nitelikli hal olarak saymıştır. 

5237 sy. Türk Ceza Kanunu’na göre bu suçun tanımı ve ceza maddeleri oldukça ayrıntılı olarak ele alınmaktadır. 5237 sy. Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde belirtilen şartlara göre hizmet ilişkisi içerisinde gerçekleştirilen güveni kötüye kullanma durumları cezalandırılır. Cezai yaptırımlar ise çeşitli koşullara bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu koşulları incelerken zilyetlik ve mülkiyet kavramlarını anlamalıyız. Zilyetlik, bir kimsenin, malik olsun yahut olmasın bir taşınır veya taşınmaz mal üzerindeki fiili hakimiyetidir. Mülkiyet ise bir kimsenin eşya üzerindeki hakkını ifade eder. Örneğin çalınan bir arabanın maliki, ruhsat sahibi olmasına rağmen zilyedi arabayı çalan hırsızdır.  BKZ: Hırsızlıktan 5 Yıl Ceza Alan Ne Kadar Yatar?

CEZA GENEL KURULU 2021/67 SAYILI KARARINDA;

“TCK’nın 155. maddesinde sözü edilen zilyetlik kavramı 4721 sayılı Medeni Kanunumuzun 973. maddesinde; “Bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir.” şeklinde açıklanmış, asli ve fer’i zilyetlik ise aynı Kanun’un 974. maddesinde; “Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer’î zilyettir.” biçiminde tanımlanmıştır.”

Suçun unsurlarını ve sonuçlarını daha iyi anlayabilmek için detaylandırılmış bazı önemli noktalar şunlardır:

  • Hizmet veya Sözleşme İlişkisi: Güveni Kötüye Kullanma suçunun faili (zilyedi) ile mağduru (maliki) arasında hukuken meşru ve hür iradeleri ile kurulmuş bir sözleşme yahut hizmet görme ilişkisi olmalıdır. Hukuken geçerli olmayan ve tarafların birbirlerini aldatarak ya da tehdit ile kurduğu bir sözleşme yahut hizmet ilişkisi mevcut ise bu suç oluşmayacak, mal varlığına karşı suçlardan başka bir suç oluşacaktır.
  • Zilyetliğin Devir Amacı Dışında Tasarruf: Güveni Kötüye Kullanma suçunun mağduru, bir eşyayı faile belli bir amaç için verir ve fail bu amaç dışında bir tasarrufta bulunursa suçun unsuru oluşmuş demektir. 

YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ 2003/14754 E., 2004/9962 K. ve 27.10.2004 TARİHİNDE; 

“Katılan şirkette satış elemanı olarak çalışan sanığın, tahsil ettiği paraların bir kısmını şirkete teslim etmeyerek zincirleme biçimde hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği” şeklindeki kararı ile sanığın devredilen paraların şirkete teslim amacı dışında uhdesinde bulundurmasını hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğuna karar vermiştir. Aynı şekilde;

YARGITAY 15.CEZA DAİRESİ T:22.05.2012, E:2011/13319, K: 2012/37521. SAYILI KARARI;

“Somut olayda; katılanın yetkilisi olduğu firmada şoför olarak çalışan sanığın, ….’dan kamyona yüklediği suça konu biraları….. ilinde alıcısına teslim etmesi gerekirken, kamyonu….. mevkiinde yol kenarında cam ve kapısı açık bir şekilde, anahtarı da üzerinde bırakarak, toplamda 81 kasa biranın alınmasına sebebiyet vererek güveni kötüye kullanma suçunu işlediğine yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir”

  • Zilyetliğin Devir Olgusunu İnkar : Güveni kötüye kullanma suçunun faili zilyetliğin kendisine devredildiğini kabul etmemesi üzerine aksi ispatlandığında güveni kötüye kullanma suçu oluşacaktır. Aşağıda bulunan Ceza Genel Kurulu Kararı da söz konusu Güveni Kötüye Kullanma suçunu izah etme noktasında detaylı bir karardır;

CEZA GENEL KURULU 2019/2 E., 2021/67 K.;

“Söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında bir sözleşme ilişkisi mevcut olmalı ve bu hukuki ilişkinin gereği olarak taraflar arasında oluşan güvenin korunması gerekmektedir. Bu amaçla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar ve devir olgusunu inkâr kanun koyucu tarafından cezai yaptırım altına alınmıştır.”

Bu suç türü, toplumsal düzeni ve iş ahlakını koruma amacı taşır. Güven ilişkilerinin korunması, iş dünyasında adaletin ve şeffaflığın sağlanması açısından kritik öneme sahiptir. Türk Ceza Kanunu’ndaki düzenlemeler, bu tür güven ihlallerinin önlenmesi ve gerektiğinde cezalandırılması için oluşturulmuş etkili araçlar arasında yer almaktadır.

Bu tür durumlarla karşılaşmamak adına, iş yerlerinde güven ve etik değerlerin ön planda tutulması büyük önem taşır. Ayrıca, çalışanların ve işverenlerin haklarını korumak ve olası mağduriyetlerin önüne geçmek amacıyla gerekli hukuki tedbirlerin alınması gerektiğini unutmamalıyız.

Güveni Kötüye Kullanma Nedir? (Tck 155)

5237 sy. Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi kapsamında Güveni Kötüye Kullanma suçu, bir kimsenin kendisine teslim edilmiş olan başkasına ait bir mal üzerinde, o kişiye olan güveni kötüye kullanarak, kendi veya bir başkasının menfaatine bir tasarrufta bulunması durumunda ortaya çıkar. Bu suç, hem bireyler arasındaki güveni sarsar hem de genel olarak ticaret ve sosyal ilişkilerde güvenin azalmasına neden olur.

TCK 155 Maddesi Ne Diyor?

TCK 155/1 Maddeye göre, suçu işleyen kimse, bir yıl ile üç yıl arasında hapis ve adli para cezasına çarptırılır. Suçun nitelikli halleri ise TCK 155/2 maddesinde düzenlenmiş olup, bu hallerde suçu işleyen kimse, bir yıl ile yedi yıl arasında hapis ve adli para cezasına çarptırılır. 

Bu kapsamda, Güveni Kötüye Kullanma Suçu  şu durumlarda oluşmuş sayılır:

  • Zilyetliği devir amacı dışında kullanma ya da devredildiğini inkar etme,
  • Hizmet ilişkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma,
  • Meslek, sanat ve ticaret ilişkisi nedeniyle güveni kötüye kullanma,
  • Başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya üzerinde tasarrufta bulunma,

SUÇUN ŞARTLARI

Bir suçun hizmet nedeniyle işlenmesi ve bu suçun nitelik kazanması, bazı şartlara bağlıdır:

  • Hizmet veya Sözleşme İlişkisi: Güveni Kötüye Kullanma suçunun faili (zilyedi) ile mağduru (maliki) arasında hukuken meşru ve hür iradeleri ile kurulmuş bir sözleşme yahut hizmet görme ilişkisi olmalıdır. Hukuken geçerli olmayan ve tarafların birbirlerini aldatarak ya da tehdit ile kurduğu bir sözleşme yahut hizmet ilişkisi mevcut ise bu suç oluşmayacak, mal varlığına karşı suçlardan başka bir suç oluşacaktır.

YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ 2019/1026E., 2019/3020 K.,

“Sanığın, katılanın yetkilisi ve ortağı olduğu … Yapı Denetim Ltd. Şti’nin 2005-2007 yılları arasında mali müşavirliğini yaptığı, 2008 yılında ise şirketle çalışmaktan vazgeçtiği, 2012 yılında vergi dairesi tarafından istenilen ve kendisine teslim edilen işyerinin 2007 yılına ait belge ve defterlerini vergi dairesine teslim etmediği, yapılan denetim sonunda ise katılanın yetkilisi olduğu şirketin vergi cezası aldığı ve bu şekilde sanığın kendisine teslim edilen defterleri katılana ve müfettişlere teslim etmeyerek katılanı zarara uğratmak suretiyle hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia olunan somut olayda,

Katılanın 20.03.2008 tarihinde Antalya 11. Noterliği kanalıyla 2007 yılına ait defter ve belgelerin kendisine teslimini isteyen ihtarnameyi sanığa gönderdiği, sanığın da Antalya 7. Noterliğinden katılana karşı gönderdiği ihtarnamede, katılanın 2007 yılına ait yasal defterlerinin uhdesinde olduğunu belirttiği ve 25.04.2008 tarihine kadar düzenlenmesi gereken 2007 yılı kurumlar vergisi beyannamesini düzenleyip tahakkuk ettirdikten sonra teslim edeceğini bildirdiği ancak teslim ödevi mali müşavire ait olmasına rağmen, beş yıl geçtikten sonra katılanın şikayeti üzerine kollukta ifade verdiği sırada teslimde bulunduğunun anlaşılması karşısında, sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunun sabit olduğu gözetilmeden, mahkumiyeti yerine, yazılı şekilde beraat hükmü verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.” 

  • Zilyetliğin Devir Amacı Dışında Tasarruf: Güveni Kötüye Kullanma suçunun mağduru, bir eşyayı faile belli bir amaç için verir ve fail bu amaç dışında bir tasarrufta bulunursa suçun unsuru oluşmuş demektir. 

YARGITAY  5. CEZA DAİRESİ 2014/6812 E., 2015/7609 K.;

“Sanık, belediyede çalışmaktadır. Emlak vergilerini ödeyen bölümde çalıştığını söyleyerek şikayetçiden para almasına rağmen, aldığı parayı emlak vergisi için yatırmamış, kendisine mal edinmiştir. Belediyeden gelen cevabi yazıda sanığın emlak vergilerinin ödendiği departmanda değil başka bir departmanda görevli olduğu ve para tahsil yetkisi bulunmadığı açıklanmıştır. Sanık, suç teşkil eden eylemi kişisel güvene veya tanışıklığa dayalı olarak işleseydi suçun basit hali meydana gelirdi. Ancak, şikayetçi sanık ile çalıştığı yer arasındaki hizmet ilişkisine güvenerek para verdiğinden, TCK 155/2 maddesinde düzenlenen hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu meydana gelir.”

YARGITAY  15. CEZA DAİRESİ 2012/21614 E., 2014/13164 K.

“… Muhasebecinin yanında çalışan sanık, sigorta primlerini yatırmak üzere para veren müşterinin parasını ilgili kuruma yatırmayarak mal edinmiştir. Serbest muhasebecilerin 3568 sayılı Kanun’un 2. maddesinde belirtilen görevleri arasında sigorta primi veya vergi borcu yatırmak yoktur. Muhasebecinin yanında çalışan sanığın da böyle bir yetkisi yoktur. Sanığın eylemi yanında çalıştığı kişiye karşı değil, üçüncü kişi olan müşteriye karşıdır. Bu nedenle, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu değil, TCK 155/1 maddesinde düzenlenen basit güveni kötüye kullanma suçu meydana gelir.”

  • Zilyetliğin Devir Olgusunu İnkar: Güveni kötüye kullanma suçunun faili zilyetliğin kendisine devredildiğini kabul etmemesi üzerine aksi ispatlandığında güveni kötüye kullanma suçu oluşacaktır.

YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ 2013/4524E., 2014/20771 K. ve 09.12.2014 TARİHLİ KARARI; 

“Somut olayda, sanığın yabancı uyruklu olan katılanlarla samimi ilişkisi bulunduğu, birlikte varılan güvene dayalı anlaşma çerçevesinde, katılanların parasını sahibine ödeyerek aldıkları yazlık evi, yabancılara satış işlemi için gerekli izinler alınıncaya kadar tapu kaydını sanığın üzerine aldıkları, sanığın sözlü anlaşma gereği izinler alındıktan sonra bu evi katılanlara tapuda devretmesi gerektiği halde, güvene dayalı bu anlaşmaya aykırı davranarak para talebinde bulunduğu, kabul edilmeyince de gerçekte katılanlarca parası ödenip alınan bu evin kendisine ait olduğunu iddia edip tapuda devrini sağlamadığı anlaşılmakla, güveni kötüye kullanma suçunun oluştuğuna dair kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir”

Bu nedenlerden dolayı, TCK 155. madde suçun hem hukuki hem de ahlaki boyutunu irdelemektedir. Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu ile toplumda güvenin korunması hedeflenmektedir. Bu tür suçlarla mücadele ederken yasal süreçlerin etkin ve titiz bir şekilde uygulanması, suistimallerin azalmasına katkı sağlar.

Her bireyin, toplumsal düzenin ve güven ortamının korunması için bu tür suçlar hakkında bilinçlenmesi gerektiğini unutmamalıyız. Uygulamada ise pek çok kere suçun vasfında yanılgıya düşülerek örneğin güveni kötüye kullanma suçundan ceza verilmesi gerekirken hırsızlık suçundan ceza verildiğini görmekteyiz. Bu gibi hak kayıplarına uğramamak için bu konuda tecrübeli ve uzman ceza avukatı yardım almalısınız.

TCK 155 Şikayet, Zamanaşımı, Uzlaştırma Ve Görevli Mahkeme

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu ile ilgili yasal süreci ve hukuki detayları anlamak önemlidir. TCK 155 kapsamında değerlendireceğimiz şikayet, zamanaşımı, uzlaştırma ve görevli mahkeme konularını detaylandıralım.

Şikayet 

güveni kötüye kullanma suçunun basit halinde yani birinci fıkrada düzenlenmiş halinde dava açılması şikayete bağlıdır. Mağdurlar, suçun işlendiğini öğrendikleri andan itibaren 6 ay içinde resmi şikayette bulunmalıdırlar. Şikayet sürecinin başlatılması, mağdurun yaşadığı mağduriyetin ortadan kaldırılması ve adaletin sağlanması açısından oldukça önemlidir.

Zamanaşımı Süresi

TCK 155’e göre, Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu için zamanaşımı süresi 15 yıldır. Eğer bu süre zarfında suç duyurusu yapılmazsa, suç fiilen gerçekleşmiş olsa bile dava açılamaz. Mağdurun haklarının korunması ve hukuki süreçlerin sürekli canlı tutulabilmesi için zamanaşımı süresi içinde harekete geçmek gerekir.

  • Zamanaşımı Süresi:15 yıl
  • Şikayet Süresi: 6 ay

Uzlaştırma Süreci

Bu suça ilişkin davalarda uzlaştırma yöntemi uygulanır. Uzlaştırma, tarafların arabuluculuk yoluyla anlaşarak sorunu çözmesini sağlar. Bu süreç, mahkeme sürecine göre daha hızlı ilerler ve taraflar arasında daha esnek çözümler üretilebilir. Uzlaştırma sürecine geçilmeden önce tarafların rızası alınır.

Görevli Mahkeme

Görevli Mahkeme bu tür davalarda, Asliye Ceza Mahkemeleridir. Mahkemeler, suçun meydana geldiği yer ve şüphelinin ikametgahı gibi kriterlere göre belirlenir. Dava süreci boyunca mağdur ve sanığın hukuk çerçevesinde hakları korunur ve adil yargılanma prensipleri uygulanır.

  • Görevli Mahkeme: Asliye Ceza Mahkemesi
  • Yetkili Mahkeme: Suçun gerçekleştiği yer ve şüphelinin ikametgahı

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu dolayısıyla karşılaşılabilecek hukuki süreçler, hızlı hareket edilmesini ve yasal çerçevenin iyi bilinmesini gerektirir. Yukarıda belirttiğimiz şikayet, zamanaşımı, uzlaştırma ve görevli mahkeme konularına dair dikkat edilmesi gereken noktalar, mağdurların haklarını savunabilmeleri ve adaletin tesis edilmesi için hayati öneme sahiptir.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Ve Sözleşme İlişkisi

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu ve Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma bağlamında en çok tartışılan konulardan biri de sözleşme ilişkileridir. Sözleşme ilişkisi, taraflar arasında belirli yükümlülüklerin ve hakların düzenlendiği bir hukuk bağı sağlamaktadır. Bu tür ilişkilerde taraflardan birinin güveni suistimal etmesi, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 155. maddesi kapsamına girebilir.

Güveni kötüye kullanma suçunun unsurlarının ve her olayda suçun oluşup oluşmadığının tespiti oldukça önemlidir. Kişiler arasındaki her sözleşmeye aykırı davranış suç oluşturmayacağı gibi, sözleşme ilişkisinden kaynaklanan her uyuşmazlığın da sadece özel hukukla çözüleceğini söylemek doğru olmaz.

Sözleşmeli ilişkide güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için belirli şartların varlığı gerekmektedir. Bu suçla korunan hukuki değere dair madde gerekçesinde; “söz konusu suçla korunan hukuki değer kişilerin mülkiyet hakkıdır. Bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyete sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin korunması gerekmektedir” demek suretiyle mülkiyet hakkı ve güven ilişkisinin korunduğu belirtilmiştir. Buna göre şu şartlar altında sözleşmenin varlığı kabul edilmelidir;

  • Hukuken geçerli bir sözleşme; Hukuken geçerli bir zilyetlik devri yoksa suç oluşmayacaktır.
  • Sözleşmeyi tarafların hür iradeleri ile kabul etmeleri,
  • Mülkiyetin değil zilyetliğin devredilmesi,

Bu şartların sağlanması durumunda, güveni kötüye kullanan kişi TCK 155 uyarınca cezalandırılabilir. Sözleşme ilişkisinde bu suçu işleyen kişilere uygulanabilecek cezalar arasında hapis cezası ve adli para cezası bulunmaktadır.

Sözleşme İlişkisinde Dikkat Edilmesi Gerekenler:

  • Tarafların yükümlülüklerini ve haklarını açıkça belirten yazılı sözleşmeler yapmaları önemlidir.
  • Denetim mekanizmaları kurarak tarafların birbirlerini kontrol etmeleri ve güveni kötüye kullanma riskini azaltmaları gerekmektedir.
  • Olası suç durumlarında hukuki danışmanlık almak, hak kayıplarını ve olası cezai yaptırımları minimuma indirebilir.

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçunun sözleşme ilişkileri bağlamında da ciddi sonuçları olabileceğini unutmamalıyız. Bu nedenle, hem bireysel hem de kurumsal düzeyde dikkatli olunmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.

Güveni Kötüye Kullanma Suçu Ve Zilyetlik

Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu kapsamında değerlendirilen önemli unsurlardan biri de zilyetliktir. Zilyetlik, bir malın ya da eşyanın fiili hakimiyetinde bulunan kişinin o mal üzerindeki fiili tasarrufudur. Burada mal sahibi olmak şart değildir; önemli olan malı kullanma ve tasarruf etme hakkına sahip olmaktır.

Zilyetlik Türleri

Zilyetlik iki temel türde incelenebilir:

  • Asli Zilyet: taşınır ya da taşınmazın gerçek sahibidir.
  • Fer’i Zilyet: Malik olmayan ama mal, eşya üzerinde tasarrufta bulunan kişidir.

Örnek Durumlar

Zilyetlik hakkını kötüye kullanarak işlenen güveni kötüye kullanma suçuna örnek olarak çeşitli durumlar gösterilebilir:

  • Bir emanetçinin emanet aldığı malı satması
  • Kiracının kiraladığı eşyaları izinsiz olarak üçüncü kişilere devretmesi
  • Bir işçinin işverene ait olan materyalleri kişisel çıkarları için kullanması veya uhdesine geçirmesi

Bu gibi durumlarda Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesi devreye girerek suçun cezai karşılığını belirlemektedir.

Zilyetlik ve güven ilişkisi konularında yaşanan bu tür ihlaller, hukuk sistemimizde ciddi yaptırımlarla karşılanmakta ve mağdurların haklarını koruma altına alacak düzenlemelerle güvence altına alınmaktadır.

Ticaret İlişkisi Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Ticaret İlişkisi Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma Suçu, iş dünyasında oldukça sık karşılaşılan ve ciddi sonuçlar doğurabilen bir suç tipidir. Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenmiş olan bu suç, ticari bir ilişki içerisinde karşılıklı güvenin suiistimal edilmesi durumunu ifade eder.

Özellikle iş dünyasında faaliyet gösteren bireyler ve kurumlar arasında güven, ticari ilişkilerin temel taşıdır. Ancak, bu güvenin kötüye kullanılmasına yönelik hallerde adaletin tesisi ve ticari hayatın güvenli bir biçimde sürdürülebilmesi için hukuki düzenlemeler kaçınılmazdır. Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçu kapsamında ticari ilişkiler şu durumlarda suistimal edilmiş sayılır:

  • Mal veya hizmet teslimi sırasında güvenin kötüye kullanılması.
  • Ticari sırların ifşa edilmesi veya üçüncü şahıslarla paylaşılması.
  • Müşteri bilgilerinin izinsiz kullanılması.
  • Sözleşmeye aykırı şekilde mal ya da hizmet sunumu.

Bu gibi durumlarda, zarar gören tarafın zararını tazmin etmek ve adaletin sağlanması amacıyla hukuki süreç başlatılabilir. Bu kapsamda mağdur olan kişiler veya kurumlar şu adımları izleyebilir:

  • Şikayette bulunma: Bu suçun mağduru olan bireyler veya şirketler, ilgili savcılığa başvurarak şikayette bulunabilir.
  • Zamanaşımı: Bu suçun takibi, suçun işlendiğinin öğrenilmesinden itibaren 6 ay içinde yapılmalıdır.
  • Uzlaştırma: Tarafların uzlaşmaya gitmesi halinde, uyuşmazlık mahkeme sürecine girmeden çözülebilir.
  • Görevli Mahkeme: Bu suçun yargılaması asliye ceza mahkemelerinde gerçekleştirilir.

Ticaret ilişkisinde güven büyük bir öneme sahiptir ve bu güvenin zedelenmesi hem bireyler hem de kurumlar için ciddi zararlar doğurabilir. Bu yüzden ticari faaliyetlerde şeffaflık, dürüstlük ve güven prensiplerinden ödün verilmemesi son derece kritiktir.

Unutmayalım ki, Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma suçu iş dünyasında güveni zedeleyebilir ve piyasada itibar kaybına yol açabilir. Bu nedenle bu tür suçlara karşı bilinçli ve dikkatli olmak, ticaretin sağlıklı bir şekilde devam etmesi açısından hayati önem taşır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir