Boşanma Sebepleri Nelerdir? sorusu, maalesef günümüzde sıklıkla karşılaştığımız hukuki ve toplumsal bir meseledir. Boşanma sürecini daha iyi anlamak ve sürecin gerekliliklerini bilmek adına 4721 sy. Türk Medeni Hukuku ve Aile Hukuku’nda yer alan boşanma sebepleri üzerinde durmak büyük önem taşır. Bu yazımızda, zina, terk, Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme gibi çeşitli boşanma sebepleri ve bu nedenlerle açılan boşanma davası süreçlerini ayrıntılı bir şekilde ele alacağız. Ayrıca, akıl hastalıkları ve fiili ayrılık gibi diğer önemli boşanma sebepleri hakkında da sizlere doğru ve güvenilir bilgiler sunacağız. Hangi durumlarda tek celsede boşanabileceğinizi öğrenmek için yazımızı dikkatle okumanızı tavsiye ederiz.
Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Boşanma Sebepleri Nelerdir? sorusuna yanıt ararken, durumun karmaşıklığı ve çok yönlülüğünü dikkate almak zorundayız. Türk Medeni Hukuku ve Aile Hukuku çerçevesinde değerlendirildiğinde, boşanma davası açılabilmesi için çeşitli nedenler sıralanmaktadır. Bu nedenler, toplum ve evlilik yapısının korunması amacıyla belirlenen yasal kriterlerdir.
Boşanma sebepleri genel olarak şu şekilde sınıflandırılabilir:
- Zina (Aldatma): 4721 sy. Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde düzenlenmiş olup özel boşanma nedenlerindendir. Eşlerden birinin bir başkasıyla cinsel ilişki yaşaması durumunda, mağdur eş boşanma davası açabilir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2015/21517 E., 2015/20095 K.
“Mahkemece davalı-davacı kadının zina (aldatma) fiilinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı-davalı erkeğin zina (TMK.md.161) hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmiş ise de; yapılan soruşturma ve toplanan delillerden; davalı-davacı kadının, 05.12.2010 günü ortak konuta bir erkeği aldığı, aynı gece saat 22.00’de evde bu kişiyle birlikte yakalandığı, bu şahsın tuvalette gizlenmiş halde bulunduğu, bu olay öncesinde de bu şahısla muhtelif tarihlerde çok sayıda görüşmesinin olduğu, bu kişinin 05.12.2010 tarihli kolluk ifadesinde, davalı-davacı kadın ile evlenmeyi düşündüğünü, daha öncede evine bir kez gittiğini, seviştiklerini ancak cinsel ilişkiye girmediklerini beyan ettiği anlaşılmaktadır.
Kadının, yalnızken geceleyin bir başka erkeği ortak konuta alması, zinanın varlığına delalet eder. Bu bakımdan zina kanıtlanmıştır. Tarafların zina – aldatma- (TMK m. 161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davacı-davalı erkeğin zina (TMK. md. 161) hukuksal sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”
- Terk: 4721 sy. Türk Medeni Kanununun 164. maddesinde düzenlenmiş olup özel boşanma nedenlerindendir. Eşlerden biri diğerini evlilik birliği içinde temel görevlerinden biri olan birlikte yaşama yükümlülüğünü yerine getirmediğinde, mağdur eş boşanma davası açabilir. Diğer eşi ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Önemli süreler bulunmaktadır ve hakim yahut noter kanalı ile gönderilecek olan ihtar geçerli şartları sağlamalıdır.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2012/2-686E., 2013/67 K.
“…İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin (dördüncü ayının) bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık -ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli; davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu, açıklanmalıdır…”
- Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış: 4721 sy. Türk Medeni Kanununun 162. maddesinde düzenlenmiş olup özel boşanma nedenlerindendir. Eşlerden birinin diğerine karşı cana kast etmesi veya ağır derecede kötü muamelede bulunması, boşanma davası için geçerli nedenlerdir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ, 12.02.2019, 2018/196 E., 2019/929 K.
“Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; mahkemece davacı-karşı davalı erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar yanında, davalı-karşı davacı kadının da birden fazla kez başkaları yanında ve ayrıca mesaj atmak suretiyle, eşine sen erkek misin, sen aynaya bakmıyor musun, kendini görmüyor musun, kuş beyinli, salak ve gerizekalı tarzı hakaretlerde bulunduğu ancak boşanmaya sebebiyet veren olaylarda yine de davacı-karşı davalı erkeğin davalı-karşı davacı kadına nazaran daha fazla kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, dosya kapsamına yansıyan hakaret ve aşağılamaların sıklığı ile içerikleri ve ağırlığı dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadının, davacı-karşı davalı erkeğe onur kırıcı davranışta bulunduğu görülmekle, davacı-karşı davalı erkeğin de boşanma davasının (TMK m. 162) kabulü zorunlu hale gelmiştir. “
- Suç İşleme Veya Onur Kırıcı Davranış: 4721 sy. Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde düzenlenmiş olup özel boşanma nedenlerindendir. Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2014/20560E., 2015/4947 K.
“Davalının, on iki yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu, suçu sabit görülerek bundan dolayı ceza aldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Dava Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır. İşlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasızdır. Boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir.”
- Akıl Hastalıkları: 4721 sy. Türk Medeni Kanununun 165. maddesinde düzenlenmiş olup özel boşanma nedenlerindendir. Eşlerden birinin akıl sağlığıyla ilgili ciddi sorunları olması durumu boşanma nedeni olabilir. Burada önemli olan husus hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenlerin her biri, evliliğin temelindeki güven ve karşılıklı saygıyı zedeleyen ciddi durumlardır. Ayrıca, fiili ayrılık ve tek celsede boşanma anlaşmalı boşanma gibi özel durumlar da göz önüne alınmalıdır. Boşanma sebepleri nelerdir? sorusu kapsamlı bir yanıt gerektirir ve Türk Medeni Hukuku, çiftlerin haklarını koruyacak şekilde bu nedenleri detaylı bir şekilde ele almıştır.
Unutmayalım ki, her evlilik ve her boşanma davası kendine özgüdür ve yasal süreçler bu nedenle dikkat ve titizlikle yürütülmelidir. Bizler, evlilik birliğinin sağlıklı bir şekilde sonlandırılması amacıyla gerekli hukuki adımları atarken, yasaların sunduğu tüm imkanlardan yararlanmayı göz önünde bulundurmalıyız.
Zina (Aldatma) Nedeniyle Boşanma Davası
Boşanma Sebepleri Nelerdir? sorusunun en önemli yanıtlarından biri, zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası açmaktır. Boşanma davası açmanın en yaygın nedenlerinden biri olan zina, evlilik birliğini derinden sarsan bir durumdur. Türk Medeni Kanunu’na göre zina, eşlerden birinin sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesidir ve bu nedenle diğer eş, boşanma davası açma hakkına sahiptir.
Zina nedeniyle boşanma davasında dikkate alınması gereken bazı önemli unsurlar şunlardır:
- Kanıt Sunma Zorunluluğu: Zina iddiasında bulunan eş, bu iddiasını kanıtlamak zorundadır. Fotoğraf, mesajlar veya tanık ifadeleri gibi kanıtlar, dava sürecinde büyük önem taşır.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2022/4324 E. , 2022/5824 K
“Davalı-davacı kadın dilekçelerinde, davacı-davalı erkeğin başka kadınlarla telefonda görüştüğü vakıasına dayanmış olup, mahkemece getirtilen erkeğe ait telefon numarası kayıtları üzerinden herhangi bir inceleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca, cd olarak getirtilen telefon numarası kayıtlarının bilirkişi marifeti ile dökümü yaptırılarak taraflara tebliğ edilmesi ve sıklıkla görüşme yaptığı numaralar var ise bu numaraların kimlere ait olduğunun araştırılması gerekir. Elde edilen bilgilerin diğer deliller ile birlikte incelenmesi ile gerçekleşecek sonuç uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”
- Süre Sınırı: Zina nedeniyle boşanma davası, eşin zina olayını öğrendiği tarihten itibaren altı ay içerisinde açılmalıdır. Aksi takdirde bu hak düşer.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2014/26418 E., 2014/25672 K.
“Davalı-davacı kadın, kocanın başka kadınla yaşadığı iddiası ile zina (aldatma) sebebine dayalı boşanma davası açmış, (TMK.md.161) mahkemece, davanın 6 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı gerekçe gösterilerek istek reddedilmiştir. Mahkemece, davalı-davacı kadının en geç 01.03.2011 tarihli karşı dava dilekçesi tarihi itibariyle zina olgusunun öğrenilmiş olduğu, buna göre de, 30.01.2012 tarihli zina sebebine dayalı birleşen boşanma davasının 6 aylık hak düşürücü sürede açılmadığı kabul edilmiş olmasına rağmen; davalı-davacı kadının tanıkları kocanın başka kadınla yaşamaya devam ettiğini beyan ettikleri gibi, davalı-davacı (kadın), kocanın birlikte yaşadığı H. adlı kadından 10.07.2012 tarihinde S. D. isimli bir çocuğun doğduğuna ve kocanın tanıması nedeniyle 17.04.2013 tarihinde nüfusa tescil edildiğine dair nüfus kayıtlarını sunmuştur. Davalı-davacı (kadın)’ın tanıklarının beyanı ve kocanın evlilik dışı doğan çocuğun doğum tarihi nazara alındığında, kocanın zina eylemini sürdürdüğü, çocuğun doğum tarihine göre H. isimli kadınla yaşadığı, kadının zina (aldatma) sebebine dayalı boşanma davasının süresinde olduğu, bu nedenle bu davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddine hükmedilmesi doğru olmamıştır.”
- Maddi ve Manevi Tazminat: Zina nedeniyle boşanma davası açan eş, ayrıca maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir. Bu tazminatlar, aldatılan eşin yaşadığı maddi ve manevi zararları karşılamak amacıyla ödenir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2016/1993 E., 2017/6785 K.
“Mahkemece boşanma kararı verildiğini bilen davalının, sosyal-kültürel durumu da gözetilerek kararın kesinleşmesini beklemesi gerektiği bilincinde olmaksızın kendisine yeni bir hayat kurmaya çalışmasının sadakatsizlik olarak değerlendirilemeyeceği sonuç ve vicdani kanaati ile tarafların ve toplumun evlilik birliğinden beklediği herhangi bir menfaatin kalmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına kararı verilmiş ise de; toplanan delillerden, davalı erkeğin feragat tarihinden sonra başka bir kadın ile yaşamaya başladığı ve sadakatsiz olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Gerçekleşen kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı niteliğini taşımaktadır. Kadın yararına Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2 maddesi gereği maddi ve manevi tazminat koşulları oluşmuştur.”
- Af Olgusu: 4721 sy. Türk Medeni Kanununun 161/3. maddesine göre “affedenin dava hakkı yoktur.”. bu fıkra oldukça önem arz etmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında 6 aylık hak düşürücü süre öngörülmüşse de bu süre içerisinde affetme yahut af manası çıkabilecek eylemlerde bulunma üzerine de zina nedenine dayanrak boşanma davası açılamayacaktır.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2014/14998 E., 2014/15758 K.
“Mahkemece, kadın tarafından açılan “zina (TMK.md.161) sebebine dayanan boşanma davası, “davalının zina yaptığı sabit ise de, davacının eşini affettiği, aftan sonra zinanın devam ettiğinin ispatlanamadığı” gerekçesiyle reddedilmiştir. Davalının bir başka kadınla ilişkisinin olduğu, bu kadından 24.07.2010 tarihinde bir çocuğunun bulunduğu, çocuğun annesi tarafından davalı aleyhine 28.02.2011 tarihinde babalık davası açıldığı, davalının babalığına hükmedildiği, kararın 23.10.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Davacı-davalı kadının eşinin bir başka kadınla ilişkisini öğrenmesinden sonra tarafların barıştıkları ve 2010 yılı Eylül ayında birlikte hacca gittikleri doğrudur. Eldeki boşanma davası 05.10.2011 tarihinde açılmıştır.
Davalı aleyhine açılan babalık davasında 13.02.2012 tarihli oturumda dinlenen tanık beyanından ve dosyaya sunulan mesaj dökümlerinden davalının aynı kadınla ilişkisinin tarafların barışmalarından sonra da devam ettiği anlaşılmaktadır. Af, öncesindeki zina eylemine dayalı olarak dava hakkını ortadan kaldırır (TMK.md.161/son) ise de, sonrasındaki zina eylemine dayalı dava hakkı üzerinde etkili değildir. Davacının affından sonra da davalının aynı kadınla ilişkisinin devam ettiği gerçekleştiğine göre, kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların zina (aldatma) (TMK.md.161) sebebiyle boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile isteğin reddi doğru bulunmamıştır.”
Türk Medeni Hukuku’na göre zina, boşanma davası için yeterli bir neden olarak kabul edilmektedir. Zina olayının ispatlanması ve doğru bir dava süreci ile, mağdur eşin haklarının korunması sağlanabilir. Böylece evlilik birliğinin sona ermesine yol açan bu tür durumlar, yasal çerçeve içerisinde çözülür ve adaletin sağlanması hedeflenir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2009/19948 E., 2010/20775 K., 13/12/2010 T.,;
“Davacının sadakat yükümlülüğüne (TMK.md.185/3) aykırı davrandığı, davalının (koca) da aile içinde gerçekleşen bu durumu öğrendiği halde, kayıtsız kaldığı anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan bırakmayacak nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Gerçekleşen olaylara göre, davacı (kadın) daha fazla kusurlu ise de davalı (koca) da kusurlu olup, davalının davaya itirazı hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup, evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamış, Türk Medeni Kanununun 166/2. maddesi koşulları oluşmuştur. Öyleyse davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına (TMK.md.166/1-2) karar verilmesi gerekirken isteğin reddi doğru bulunmamıştır”
Zina (aldatma) nedeniyle boşanma davası, boşanma sebepleri arasında sıkça karşılaşılan ve hukuki sürecin titizlikle yürütüldüğü bir durumdur. Bu süreçte, doğru adımlar atılarak mağduriyetlerin giderilmesi sağlanabilir.
Terk Nedeniyle Oluşan Boşanma
Terk Nedeniyle Oluşan Boşanma; eşlerden birinin, diğerini terk etmesi veya ailesel yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu ortaya çıkar. Türk Medeni Hukuku ve Aile Hukuku‘na göre, terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için belirli şartlar ve süreçler bulunmaktadır. Bu şartların yerine getirilmemesi durumunda davanın kabul edilmesi mümkün olmayacaktır. Kısaca kanun maddesini inceleyecek olursak;
4721 sy. Türk meden Kanunu Terk başlıklı 164. maddesi:
“Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz. “
Terk Tanımı ve Şartları
Terk; evlilik birliğinin gerektirdiği birliktelik ve ifa yükümlülüğünün bir eş tarafından kesintiye uğratılmasıdır. Boşanma davası açılabilmesi için:
- Ortak Konutun Terk Edilmesi: Ortak konut 4721 sy. TMK’nın 164. maddesinde ifade edilen evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla terk ettiği, haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği, diğer eşin ortak konutu terk etmeye zorlanması veya eşlerden birisi diğerini haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engellemesi durumlarında terk nedenine dayanarak dava açılabilir.
- Yasal Süre: Bu terk halinin en az altı ay sürmesi ve terk eden eşin dönüş için bir ihtar almış, ancak buna rağmen dönmemiş olması gerekmektedir.
- İhtar: Terk nedenine dayanarak boşanma davası açılabilmesi için yukarıdaki şartların yanı sıra terk eden eşe usulüne uygun bir ihtarname de gönderilmiş ve terk eden eşin ihtarnameyi tebliğ almış olması gerekmektedir.
Terk Eden Eşin Davranışları
Zorlayıcı Sebepler:
- Sağlık sorunları,
- İş gereksinimleri,
- Eğitime bağlı nedenler.
- Geçici olarak terk,
- rızaya dayalı terk,
Bu tür zorlayıcı sebepler dışında gerçekleşen terk, boşanma sebebi olarak kabul edilmektedir. Eşin bu süreçteki davranışları önem arz eder.
Terk Nedeniyle Boşanma Süreci
İhtarname Gönderimi:
- Terk eden eşe noter aracılığı ile eve dönmesi gerekliliği bildirilir.
- İhtarın tebliğinden itibaren iki ay içinde eve dönmeyen eş için boşanma davası açılabilir.
- Bu ihtarnamenin usulüne uygun olup olmadığı noktasında yargıtay bir dizi kriter belirlemiştir. Bunlar;
- Eşin terk eylemi üzerinden en az dört (4) ay geçmiş olması gerekir.
- İhtarda, davet edilen evin açık adresi, davet eden eş evde bulunmayacak ise anahtarın bulunacağı yer belirtilmelidir.
- Davet edilenin yol gideri ihtarname ile gönderilmelidir.
- İhtarda, ihtara (iki) 2 ay içinde uyulması aksi durumda bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu açıklanmalıdır.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU 2012/2-686E., 2013/67 K.
“…İhtar isteğinde bulunabilmenin koşulu; boşanma davası açmak için belirli sürenin (dördüncü ayının) bitmesi yani, eşin terk eyleminin üzerinden en az dört ay geçmiş olmasıdır. Bu halde mahkemece verilecek ihtar kararında; davet edilen evin açık -ayrıntılı- adresi gösterilmeli, davet eden eş evde bulunmayacaksa evin anahtarının bulunduğu yer belirtilmeli; davet edilenin yol gideri konutta ödemeli olarak gönderilmeli ve özellikle davete iki ay içinde uyulması gerektiği, aksi halde bunun doğuracağı sonuçların neler olduğu, açıklanmalıdır…”
Dava Şartları:
- Terk halinin belgelenmesi,
- İhtarın yasal olarak yapılmış olması,
- İhtara rağmen geri dönülmemesi.
Terk nedeniyle boşanmak, evlilik birliğinin sona erdirilmesi için önemli ve sık karşılaşılan sebeplerden biridir. Bu konuda yasal süreçler eksiksiz yerine getirildiğinde dava büyük ölçüde başarıyla sonuçlanacaktır.
Bu karmaşık ve hassas süreci doğru yönetmenin önemi büyüktür; bu nedenle, profesyonel hukuki destek almak son derece önemlidir.
Hayata Kast, Pek Kötü Muamele Nedeniyle Boşanma
Boşanma Sebepleri Nelerdir? sorusunun cevaplarından biri de hayata kast ve pek kötü muamele durumlarıdır. Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik birliği içinde eşlerden biri, diğerinin hayatına kast ederse veya ona pek kötü muamelede bulunursa, mağdur eşin boşanma davası açma hakkı doğar. Bu tür ağır ihlaller, evlilik birliğini temelinden sarsan ve devamının imkansız hale getiren davranışlardandır.
“Görüldüğü üzere, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışın gerçekleşmesi ile hâkim tarafından evlilik birliğinin çekilmez hâle gelip gelmediği şartını araştırmaya gerek kalmaksızın, boşanma kararı verilebilecektir. Başka bir deyişle TMK’nın 162. maddesi mutlak bir boşanma sebebi olup bu maddenin üç ayrı boşanma sebebi saydığı söylenebilir. Şöyle ki, madde metninde geçen “hayata kast” ifadesi ile eşini öldürme girişiminde bulunmak, onu intihara zorlamak gibi eşlerden biri tarafından diğerinin hayatına karşı yapılmış acı sonuç doğuran davranışlar kastedilmektedir.” (Akıntürk/Ateş, s. 249; Dural, M./Öğüz, T./Gümüş, M.A: Türk Özel Hukuku, Cilt III, Aile Hukuku, Şubat 2019, s.110)
Hayata kast ve pek kötü muamele durumlarında boşanma davası açabilmek için şu koşullar göz önünde bulundurulmalıdır:
- Hayata Kast: Eşlerden birinin diğerinin hayatına son verme niyetiyle yaptığı eylemler.
- Pek Kötü Muamele: Fiziksel şiddet, ağır hakaretler, kişiyi küçük düşürücü davranışlar gibi, eşin onurunu, fiziksel ve psikolojik bütünlüğünü zedeleyen davranışlar.
Bu tür boşanma davasında, mağdur eden tarafın hayata kast veya pek kötü muamele eylemini ispatlamak büyük önem taşır. Mahkemeler, bu iddiaları doğrulayacak deliller ve tanık beyanlarını dikkate alır. Aşağıda, bu tip boşanma davalarında kullanılabilecek bazı kanıt türleri listelenmiştir:
- Tanık İfadeleri
- Doktor Raporları
- Görsel ve Yazılı Deliller
- Polis Tutanakları
Boşanma davası sürecinde, mağdur olan eş, psikolojik ve fiziksel zararlarını mahkemede ayrıntılı şekilde aktarmalıdır. Böylelikle haklarını koruyabilir ve gerekli tedbir kararlarının alınmasını sağlayabilir. Unutmayalım ki Türk Medeni Hukuku, evlilik birliğinin sağlıklı ve güvenli bir temelde sürdürülmesini esas alır. Bu bağlamda, boşanma davası, cana kast ve pek kötü muamele gibi ağır durumlarda bir hak arama yoludur.
Bu bilgiler ışığında, evlilik birliğinde huzurun sağlanması için gerekli adımları atmak bizim elimizdedir. Her zaman hukuki destek alarak, haklarımızı korumayı unutmamalıyız.
Suç İşleme Veya Onur Kırıcı Davranış Nedeniyle Boşanma
Boşanma Sebepleri Nelerdir? Bu sorunun cevabı, aile içinde yaşanan birçok olumsuz durumu içerebilir. Ancak, Türk Medeni Hukuku ve Aile Hukuku’na göre, suç işleme veya onur kırıcı davranış gibi faaliyetler, evlilik bağının temelinden sarsılmasına yol açabilir. Eşler arasında güvenin sarsılması ve saygının kaybolması gibi nedenlerle boşanma davası açılabilir.
Suç işleme veya onur kırıcı davranış nedeniyle boşanmanın temel unsurları şu şekildedir:
Suç İşleme: Eşlerden birinin kanuna aykırı ve ceza gerektiren bir suçu işlediği durumlarda, diğer eş bu yüzden boşanma davası açma hakkına sahiptir. Söz konusu suçun, evlilik birliğini zedeleyecek aşamada olması gerekmektedir. Bu tür durumlar genellikle ağır suçlar, hırsızlık, dolandırıcılık ve benzeri adli vakaları kapsar.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2011/1829 E., 2011/23825 K.
“Davacı kocanın boşanma davası münhasıran “haysiyetsiz hayat sürme” sebebine ( TMK md. 163 )dayanmaktadır. Haysiyetsiz hayatın varlığından söz edilebilmesi ve bu sebeple boşanma kararı verilebilmesi için, başkalarıyla ilişkinin bir yaşam tarzı olarak benimsenmiş ve bu şekilde yaşamanın devamlılık göstermesi gerekir. Davalı-davacı kadının bir başka erkekle cep telefonu ile konuştuğu ve mesajlaştığı toplanan delillerle ve dinlenen tanık beyanlarıyla anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu eylem koca bakımından, eşiyle birlikte yaşamayı çekilmez hale getirirse de haysiyetsiz yaşam olarak kabul edilemez. Öyleyse davanın reddi gerekirken, yetersiz gerekçe ile Türk Medeni Kanunu’nun 163. maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.”
Onur Kırıcı Davranış: Eşlerden birinin diğerine karşı toplumda yahut çekirdek ailede küçük düşürücü veya utanç verici bir davranışta bulunması, boşanma için geçerli bir sebeptir. Psikolojik şiddet, hakaret, aşağılama gibi davranışlar bu kapsamda değerlendirilir. Örneğin, eşin sürekli olarak diğer eşe hakaret etmesi, onurunu zedelemesi durumu boşanmaya ilişkin haklı bir gerekçe sayılabilir.
YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2014/20560 E., 2015/4947 K.
“Davalının, on iki yaşında bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunduğu, suçu sabit görülerek bundan dolayı ceza aldığı yapılan soruşturma ve toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Dava Türk Medeni Kanununun 163. maddesinde yer alan “küçük düşürücü suç işleme” sebebine dayanılarak açılmıştır. İşlenen suçun niteliğine göre davacının dava açması karşısında onunla birlikte yaşaması kendisinden beklenemeyeceği açık ve tartışmasızdır. Boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davanın kabulü gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir.”
Bu tür durumlarda, mağdur eşin dava açma süreci hem hukuki hem de duygusal olarak zorlayıcı olabilir. Ancak, adaleti sağlama amacıyla bu süreçlerin yasa çerçevesinde titizlikle yönetilmesi gerekmektedir. Boşanma davası açarken, suç işleme veya onur kırıcı davranış iddialarının kanıtlanması gerekmektedir ve buna uygun delillerin mahkemeye sunulması esastır.
Bu önemli konuları dikkate alarak, evliliğin sağlıklı temeller üzerinde yürütülmesi büyük önem taşır. Eğer böyle problemlerin çözülemeyecek boyutlara ulaştığını düşünüyorsak, hukuki yollarla çözüm aramak kaçınılmaz hale gelir.
Akıl Hastalıklarından Dolayı Boşanma
Boşanma sebepleri nelerdir? sorusuna yanıt ararken, Türk Medeni Hukuku’na göre akıl hastalığı önemli bir yer tutar. Uzun süreli ve ciddi akıl hastalıkları, evlilik birliğini derinden sarsabilir ve taraflar arasında onarılamaz çatlaklara yol açabilir. İşte bu sebeple, akıl hastalığı gerekçesiyle açılan boşanma davası özel bir önem taşır.
Yasal Dayanak ve Koşullar
Akıl hastalığına dayanarak açılan boşanma davalarında, belirli şartların yerine getirilmesi zorunludur:
- Sürekli ve Tedavi Edilemez Olmalıdır: Akıl hastalığı, uzman bir doktor tarafından sürekli ve tedavi edilemez bir rahatsızlık olarak raporlanmalıdır.
- Ağır Bir Etki Yaratmalıdır: Hastalık, evlilik birliğini çekilmez hale getirmelidir.
Kanıtlanması Gereken Hususlar
Bir akıl hastalığı gerekçesiyle boşanma davasının kabul edilmesi için mahkeme önünde belirli durumların kanıtlanması gereklidir. Bunlar arasında:
- Psikiyatrik Raporlar: Uzman doktorlar tarafından verilmiş detaylı raporlar.
- Tanık İfadeleri: Hastalığın evlilik üzerindeki olumsuz etkisini doğrulayan tanık beyanları.
Süreç ve İşleyiş
Bu tür boşanma davalarında süreç genellikle şu şekilde ilerler:
- Dava Açılışı: Akıl hastalığını gerekçe gösteren eş, boşanma davasını açar.
- Delil Toplama: Gerekli psikiyatrik ve tıbbi raporlar toplanır.
- Mahkeme Değerlendirmesi: Mahkeme, sunulan delilleri değerlendirir ve karar verir.
Akıl hastalığı gerekçesiyle açılan boşanma davaları, çoğu zaman duygusal ve hukuki açılardan karmaşık süreçler içerir. Ancak, gerekçenin sağlam delillerle desteklenmesi durumunda mahkemeler genellikle haklılık payı verir.
Bu bilgilerin ışığında, boşanma sebepleri hakkında daha fazla bilgi edinmek ve yasal haklarımızı korumak için uzman bir aile hukuku avukatından yardım almanın faydalı olacağını unutmamalıyız.
Tek Celsede Boşanma Sebepleri Nelerdir?
Evliliklerin sona ermesi, bazen uzun ve karmaşık süreçler gerektirebiliyor. Ancak, bazı durumlarda boşanma davası tek celsede sonuçlanabiliyor. Peki, tek celsede boşanma sebepleri nelerdir? Bu yazımızda, Türk Medeni Hukuku ve Aile Hukuku’na dayanarak bu konuyu detaylı bir şekilde inceledik.
Tek Celsede Boşanma İçin Gerekli Şartlar
Türk Medeni Hukuku’na göre, tek celsede boşanma mümkün olabilmesi için bazı temel şartlar bulunuyor:
- Anlaşmalı Boşanma: Eşlerin, boşanma ve mal paylaşımı gibi konularda tam mutabakata varmış olmaları gerekiyor. Anlaşmalı boşanma davaları genellikle kısa sürede sonuçlanıyor.
- Bir Yıl Evli Kalma Şartı: Anlaşmalı boşanma davası açabilmek için çiftlerin en az bir yıl süreyle evli kalmış olmaları gerekiyor.
- Hâkimin Onayı: Eşlerin anlaşmalı boşanma konusundaki taleplerinin hâkim tarafından kabul edilmesi ve onaylanması gerekiyor.
- Her İki Tarafın da Duruşmada Hazır Bulunması: Eşlerin, dava gününde mahkemede hazır bulunmaları ve boşanma taleplerini birlikte beyan etmeleri önem arz ediyor.
Altınoklu Avukatlık Bürosu olarak, İstanbul’un merkezi konumunda bulunan ofisimizde müvekkillerimize geniş yelpazede hukuki hizmetler sunmaktan gurur duyuyoruz. İstanbul avukat kadromuz, her biri kendi alanında uzmanlaşmış deneyimli hukukçulardan oluşmaktadır.